Özgüvenli ve Mutlu Bir Hayat İçin Yol Haritası

Sections

Bakış Açısı(Kendinize Bakış Açınız): Her Şey Zihninizin İçinde

Özgüvenli ve Mutlu Bir Hayat İçin Yol Haritası

Geçmişi Geçmişte Bırakın

Herkesin bir geçmişi vardır ve geçmişimiz, şu an kim olduğumuzu şekillendirmiş olabilir. Ancak geçmişimizi bir engel olarak görmek yerine, onu ileriye gitmek için bir motivasyon kaynağı haline getirebiliriz. Çocukluk yıllarında ebeveynlerimiz, öğretmenlerimiz ve çevremiz bize kim olduğumuz hakkında belirli mesajlar verdi. Kimimiz sevildiğini ve değer gördüğünü hissetti, kimimiz ise yetersiz ya da istenmeyen biri olduğu düşüncesine kapıldı. Ancak yetiştirilme tarzımız, şu anki hayatımızın belirleyicisi olmak zorunda değildir.

Başarılı insanların hikayelerine baktığımızda, birçoğunun destekleyici ailelerde büyüdüğünü görürüz. Ancak bazıları, hiçbir destek görmeden, zorlukların içinde büyüyerek büyük başarılara ulaşmıştır. Önemli olan, geçmişte yaşananların bizim geleceğimizi belirlemesine izin vermemektir. Geçmişi suçlamak yerine, ondan ders alarak kendimizi geliştirmek mümkündür.

Birçoğumuz geçmişimizde yaşadığımız olumsuzlukları bir bahane olarak kullanırız. "Bu noktaya gelmemin sebebi çocuklukta yaşadığım zorluklardır" diyerek sorumluluğu başkalarına yükleriz. Ancak, bizi geride tutan şey başkalarının bize yaptıkları değil, bizim bu olaylara yüklediğimiz anlamdır. Hayatımızın sorumluluğunu almaya başladığımızda, geçmişin üzerimizdeki etkisini yavaş yavaş azaltabiliriz.

Suçlu Kim?

Geçmişte yaşadıklarımızın sorumluluğunu ebeveynlerimize veya çevremize yüklemek kolaydır. Bize yanlış davranan insanları suçlamak ve onların bizi nasıl etkilediğini anlatmak bir alışkanlık haline gelebilir. Ancak bu suçlamalar, bizi hala onlara bağımlı tutar. Gerçek özgürlük, geçmişimizi ve bize yapılanları bir kenara bırakıp, artık kendi hayatımızın kontrolünü elimize almaktır.

Bir adam, annesi ve babasının çocukken ona söylediklerini hayatı boyunca zihninde taşıdığını fark etti. Ancak bir gün birinin ona "Sen hala 30 yıl önce sana söylenenlerle mi yaşıyorsun?" demesi üzerine büyük bir farkındalık yaşadı. Olanları geri alamayacağını, ancak kendi hayatını geri alabileceğini anladı. Bugün, geçmişte yaşananları değiştiremeyiz ama onlara verdiğimiz anlamı değiştirebiliriz.

Dün Dündür, Bugün Bugündür

Başkalarını suçlamak, hayatımızın kontrolünü başkalarının eline vermektir. Eğer bir şeyler yolunda gitmiyorsa, sebebini geçmişte ya da başka insanlarda aramak yerine, kendi üzerimize düşeni yapmamız gerekir. New York’taki ünlü bir rehabilitasyon merkezinde, terapi süreci, bağımlılara hayatlarının kontrolünün kendilerinde olduğunu hatırlatmakla başlar. İnsanlar kendilerine zarar veren alışkanlıkları bırakabilmek için önce sorumluluk almaları gerektiğini fark ederler.

Birçok insan çocukluk yıllarında aldığı olumsuz mesajların esiri olarak yaşamaya devam eder. Ancak bir hedefi ıskaladığımızda, bunun suçu hedefte değildir. Aynı şekilde, geçmişte yaşanan olumsuzlukları bir bahane olarak kullanmak bizi sadece yerimizde saymaya mahkum eder. Geçmişi bir bahane olarak değil, bir öğrenme aracı olarak kullanmalıyız.

Acıma Duygusundan Kurtulun

Kendine acıma, bir tür bağımlılık gibidir. Anlık bir rahatlama sağlasa da, bizi gerçeklikten uzaklaştırır ve kurban psikolojisine iter. Hayatımızın sorumluluğunu almadıkça, sürekli olarak başkalarını suçlayarak kendimizi rahatlatmaya çalışırız.

Bir kadın, annesi tarafından beş yaşında terk edildiğini ve hayatı boyunca bir akrabadan diğerine gönderildiğini anlatıyordu. Yıllarca bu hikayeyi herkese anlatarak, insanların ona acımasını bekledi. Ancak bir gün biri ona geçmişi bırakmadıkça asla ileri gidemeyeceğini söyledi. O andan itibaren geçmişine takılı kalmayı bırakıp, kendini geliştirmeye ve hayatını kendi elleriyle inşa etmeye karar verdi.

Harekete Geçmek İçin Özgür Kalın

Geçmişte bize yapılanları değiştiremeyiz ama onlarla nasıl başa çıkacağımıza biz karar verebiliriz. Nefret, öfke ve kin duyguları bizi ileriye taşımaz, aksine geriye çeker. Eğer geçmişimizdeki insanlara öfke beslemeye devam edersek, onların üzerimizdeki etkisini sürdürmelerine izin vermiş oluruz. Affetmek, bu insanları haklı çıkarmak ya da yapılanları unutmak değildir. Affetmek, kendi özgürlüğümüz için geçmişin yükünü sırtımızdan atmaktır.

Başkalarının bize yaptıklarını unutmak zorunda değiliz, ama onların bizim geleceğimizi belirlemesine izin vermemeliyiz. Geçmişi geçmişte bırakmalı ve hayatımızın sorumluluğunu almalıyız.

Kendinizi Affedin

Bazen geçmişimizde yaptığımız hatalar için kendimizi affedemeyiz. Yaptığımız yanlışları düşünerek kendimizi suçlar, pişmanlık içinde yaşarız. Ancak, kendimize sürekli yüklenmek yerine, hatalarımızdan ders çıkarmak ve ileriye bakmak daha sağlıklı bir yaklaşımdır.

Bir adam, geçmişte yaptığı yanlış bir ilişki yüzünden kendini yıllarca suçladı. Ancak bir gün anladı ki, pişmanlık içinde yaşamak geçmişi değiştirmeyecek. Bunun yerine, yaptığı hatalardan ders çıkararak, gelecekte daha iyi bir insan olmaya karar verdi.

Geçmişi Geçmişte Bırakabilmek İçin Eylem Planı

Geçmişten kurtulmanın en iyi yolu, onu bir motivasyon kaynağı olarak kullanmaktır. Geçmişi bir bahane olarak görmek yerine, ondan ders çıkarmalı ve geleceğimize yön vermeliyiz.

Bir adam, tüm birikimini bir arkadaşının işine yatırmış ve her şeyini kaybetmişti. Başta öfkeliydi, ancak daha sonra bu durumu bir ders olarak görmeye başladı. Artık parasını daha dikkatli yönetiyor ve geçmişteki hatalarına takılı kalmak yerine, geleceğine odaklanıyordu.

Bunun gibi olaylarda önemli olan, öfke ve pişmanlığa saplanıp kalmamak, aksine bunları bir öğrenme fırsatına çevirmektir. Eğer geçmişte yaşananlara karşı tutumumuzu değiştirebilirsek, geleceğimizin kontrolünü elimize alabiliriz.

Kıyaslama Tuzağına Düşmeyin

İnsanlar kendilerini sürekli başkalarıyla kıyaslama eğilimindedir. Ancak kıyaslama, özgüvenin en büyük düşmanıdır. Kendimizi başkalarıyla kıyasladığımızda ya kendimizi üstün hissederiz (bu kibirdir) ya da yetersiz hissederiz (bu da değersizlik duygusudur).

Gerçek özgüven, kendimizi kimseyle kıyaslamadan, sadece kendi gelişimimize odaklanmaktır. Başkalarının başarılarını kıskanmak yerine, onlardan ilham almak gerekir. Bir kadın spor salonuna gittiğinde, etrafındaki fit insanları gördüğünde hemen vazgeçmek istemişti. Ancak kendini kıyaslamayı bırakarak, kendi hedeflerine odaklandığında motivasyonunu kaybetmeden spor yapmaya devam etti.

Kıskançlık ve rekabet yerine, takdir etmeyi ve ilham almayı öğrenmeliyiz. Kendimizi başkalarına göre değil, sadece kendimize göre değerlendirdiğimizde, gerçek özgüvene ulaşabiliriz.

Kendinizi Kendinizle Kıyaslayın

Başkalarına bakarak değil, kendi gelişimimize odaklanarak ilerlemeliyiz. Her gün bir öncekinden daha iyi olmak için çalıştığımızda, gerçek anlamda başarılı olabiliriz. Gerçek özgüven, başkalarıyla rekabet etmekten değil, kendi potansiyelimizi gerçekleştirmekten gelir.



Home
My Courses
Notifications
Profile