DÜRTÜYÜ KANALİZE ETMEK: İLK SEKS YASALARI

Sections

1.                 DÜRTÜYÜ KANALİZE ETMEK: İLK SEKS YASALARI

Mezopotamya’da İlk Cinsel Yasalar ve Nin-Dada Davası

Mezopotamya’da dört bin yıl önce yaşanan ve günümüze kadar ulaşan bir cinayet vakası, antik dönemde cinsel yasaların ne kadar sert uygulandığını gösteriyor. Başrahip Lu-İnanna’nın öldürülmesi ve eşi Nin-Dada’nın olaya sessiz kalması, yalnızca cinayetle değil, aynı zamanda kadının ahlaki yükümlülükleriyle de ilişkilendirildi. O dönemde, başkalarının ahlaksızlıklarını bildirmemek suçtu. Bu yüzden Nin-Dada, doğrudan cinayete karışmasa bile, sessizliği nedeniyle ölüm cezasına çarptırıldı. Bu dava, Mezopotamya’da kadınların cinsel sadakatlerinin ne kadar önemli olduğunu ve hukuk sisteminin bu konuda ne kadar sert olduğunu ortaya koymaktadır.

İlk Yazılı Seks Yasaları

Tarihin en eski yazılı yasaları, cinsellikle ilgili birçok düzenlemeyi içeriyordu. Ur-Nammu’nun yasaları (MÖ 2100) zina yapan kadınlara ölüm cezası verilmesini öngörüyordu. Hammurabi’nin yasaları ise (MÖ 1790) bu kuralları daha da genişleterek, zina yapan kadınların suya atılarak sınanması gibi sert cezalar getiriyordu. Bu yasaların amacı, ailenin ve toplumun düzenini korumaktı. İbranilerin yasaları da Mezopotamya’daki bu erken yasaların bir devamı gibiydi. Özellikle Tevrat’ta yer alan birçok seks yasasının, daha eski Mezopotamya ve Asur yasalarından türediği anlaşılmaktadır.

Âdet Kanı ve Cinsel Taboolar

Antik toplumlarda âdet gören kadınlarla cinsel ilişkinin yasaklanması, hijyen veya doğurganlık korkusundan çok, kadın bedenine duyulan mistik korkuyla bağlantılıydı. Babil ve Asurlular âdet gören kadınları pis olarak görürken, İbraniler bu kavramı daha da genişleterek, onların dokunduğu her şeyi de kirli ilan etti. Bu tabu, yüzyıllar boyunca devam etti ve hatta bazı kültürlerde âdet kanı, afrodizyak olarak kullanıldı.

Ensest Yasakları ve İstisnalar

Ensest, tarih boyunca evrensel bir tabu olarak görülse de, bazı uygarlıklar için kutsal bir uygulamaydı. Mısırlılar, firavun soyunu saf tutmak için kardeşler arası evliliği teşvik ediyordu. Perslerde ise ensest, dini bir vecibe olarak görülüyordu ve kutsal metinlerde övülüyordu. Buna karşın, Batı toplumları ensesti ahlaka aykırı bir davranış olarak kabul etmiş ve sert cezalar getirmiştir.

Bakirelik ve Kadının Cinsel Sahipliği

Antik toplumlarda kadınların bakireliği bir mülkiyet meselesiydi. Bir kızın bekâreti, babası ve kocası tarafından korunması gereken bir değer olarak görülüyordu. Nişanlı bir kıza tecavüz etmek ölüm cezası gerektirirken, bakire olmayan bir kızın değeri düşüyordu. Asurlular ve İbraniler, bakire bir kıza zarar veren erkeğin hem para cezası ödemesini hem de kızla evlenmesini zorunlu kılıyordu. Zina yapan kadınlar ağır şekilde cezalandırılırken, erkekler çoğunlukla serbest bırakılıyordu.

Evlilikte Kadının Konumu ve Ceza Uygulamaları

Evlilik, kadınların sıkı kontrol altında tutulduğu bir kurumsal yapıydı. Asurlular, kocaların eşlerini dövmesine, sakat bırakmasına ve hatta öldürmesine izin veren yasalar koymuştu. Zina yapan kadınlar ya taşlanıyor ya da yakılarak öldürülüyordu. Mısır’da ise kadınlar burunları delinerek veya kesilerek cezalandırılıyordu. Kocalar eşlerinin sadakatinden emin olmak için çeşitli yöntemlere başvuruyor, hatta bazen şüpheli kadınlar nehre atılarak suçsuzlukları sınanıyordu.

Kadının İradesine Karşı Yasal Engeller

Kadınların kendi cinsel yaşamları üzerinde kontrol sahibi olmaları mümkün değildi. Zina yapan bir kadın ölümle cezalandırılırken, aynı eylemi gerçekleştiren erkekler çoğu zaman ceza almıyordu. Antik Mezopotamya’da, kadınlar sevgilileriyle yakalandığında ağır şekilde cezalandırılıyor, hatta öldürülüyorlardı. Ancak erkekler için bu durum daha esnek kurallara tabi tutuluyordu.

Seks ve Hukukun Evrimi

Antik çağlardan itibaren seks yasaları, toplumların cinsel dürtüleri kontrol altına almak için oluşturduğu kurallardı. Bu yasalar zamanla din, gelenek ve kültürel normlarla birleşerek günümüze kadar evrimleşti. İlk seks yasaları genellikle kadınları baskı altında tutmaya ve toplumun cinsel ahlakını belirlemeye yönelikti. Ancak bu yasaların değişmesi ve gelişmesi, toplumların cinselliğe ve kadın haklarına bakış açılarının dönüşümüne işaret etmektedir.

SEKS VE HUKUK: TARİHSEL VE KÜLTÜREL BİR YOLCULUK

Kuzey Rodezya’da Mahkeme Müdahalesi Gerektiren Cinsel Meseleler

1956 yılında Kuzey Rodezya’da bir kadın, evliliğini kurtarmak için mahkemeye başvurmuştu. Kocasıyla olan ilişkisi sallantıdaydı ve her ikisine de zührevi bir hastalık teşhisi konmuştu. Kocası hastalığı karısından kaptığını iddia ediyor, kadın ise sadık olduğunu söylüyordu. Ancak mahkemeye başvurmasının asıl sebebi, sabah uyandığında kocasının memesini emdiğini fark etmesiydi. Kadın, kocasının büyü yapacağı korkusuna kapılmıştı. Yerel mahkemelerde cinsel büyücülük, kısırlık ve uygunsuz cinsel davranışlar önemli konular olarak ele alınıyordu. Avrupa’dan gelen kolonyal görevliler ise bu davalara kayıtsızdı.

Batı ve Yerel Hukuk Arasındaki Çatışma

Kuzey Rodezya mahkemeleri cinsel suçları toplumun ahlaki ve metafizik dengesi açısından değerlendirirken, Batılı hukuk sistemleri bireyin hakları üzerinden meseleye yaklaşıyordu. Yerel mahkemeler, uyuyan bir kadına cinsel temasta bulunmayı bir cesede tecavüzle eşdeğer görürken, Avrupalı görevliler evlilik içi cinselliğin sadece karı-koca arasında kalması gerektiğini düşünüyordu. Kadınların kocalarını kendilerine oral seks yapmaya zorlamakla suçlaması gibi vakalar, Batılı hukukçuların anlayış alanı dışında kalıyordu.

Cinsel Davranış Üzerine Kültürel İnançlar

Kuzey Rodezya’daki toplum için seks, sadece bireylerin özel hayatını ilgilendiren bir konu değildi. Seksin doğaüstü güçlerle doğrudan bağlantılı olduğuna inanılıyordu. Uygunsuz cinsel davranışlar yalnızca bireylere değil, tüm topluma zarar verebilirdi. Bu nedenle, cinsel suçlar mahkemeye taşındığında toplumun genel refahı gözetiliyordu. Kadınların adet çamaşırlarının büyücülük amacıyla kullanılması gibi suçlamalar dahi yargılamalarda dikkate alınıyordu.

Modern Üniversitelerde Cinsel Kurallar ve Tarihsel Paralellikler

Günümüz Batı dünyasında, özellikle Amerikan üniversitelerinde cinsel davranışa dair katı kurallar uygulanmaktadır. Üniversite disiplin kurulları, cinsel suçları cezalandırma konusunda yerel mahkemelerden farksızdır. Gettysburg Koleji’nin 2006 öğrenci kılavuzu, tüm cinsel davranışların sözlü onay gerektirdiğini belirtirken, Antioch Koleji’nin politikaları daha da ayrıntılı düzenlemeler içermektedir. Öğrenciler, karşılıklı rıza olmadan cinsel ilişkiye girdiklerinde ciddi yaptırımlarla karşılaşmaktadırlar. Tarih boyunca benzer katı kuralların farklı bağlamlarda uygulandığı görülmektedir.

Cinsel Suçlar ve Güç İlişkileri

Modern hukuk sistemleri, cinsel suçları tanımlarken güç ilişkilerini de göz önünde bulundurmaktadır. 2011’de ABD hükümeti, cinsel saldırı davalarında suçlayan tarafın sadece %51 kanıt üstünlüğü sağlamasının yeterli olacağını belirtti. Duke Üniversitesi’nin kuralları ise cinsel suçların, taraflar arasındaki güç farklılıklarının olduğu durumlarda işlenebileceğini vurgulamaktadır. Bu durum, adaletin nasıl sağlanması gerektiği konusunda büyük bir belirsizlik yaratmaktadır.

Ünlü Davalar: Seks, Güç ve Hukuk

Tarih boyunca, güçlü erkeklerin cinsel suçlarla suçlandığı pek çok vaka yaşanmıştır. Dominique Strauss-Kahn’ın bir otel odasında hizmetçiyle cinsel ilişkiye zorladığı iddiası, Fransa ve ABD’de büyük yankı uyandırdı. Bill Clinton’ın Beyaz Saray’daki stajyerle yaşadığı ilişki, cinsel taciz davasına dönüştü. Roman Polanski, 1978’de bir genç kızla ilişkiye girdiği için suçlandı. Bu vakalar, modern hukuk sistemlerinin cinsel suçları nasıl ele aldığını göstermektedir.

Cinsel Normlar ve Yasal Tutarsızlıklar

Batı hukukunda cinsel suçların değerlendirilmesi bağlamdan bağlama değişiklik göstermektedir. Janet Jackson’ın 2004 Amerikan Futbol Ligi Finali’nde göğsünün bir anlığına görünmesi büyük bir skandala yol açarken, başka platformlarda benzer görüntüler herhangi bir sorun yaratmamaktadır. Polanski’nin suçu 19. yüzyılda işlenmiş olsaydı muhtemelen hukuki yaptırıma maruz kalmazdı. Cinsel suçlarla ilgili yasalar zamanla değişmiş ve farklı bağlamlarda farklı anlamlar kazanmıştır.

Kültürel Gelenekler ve Batı Hukuku

Batı dünyasında seks hukukunun şekillenmesinde Yahudi-Hıristiyan gelenekleri büyük rol oynamıştır. Ancak, Batılı hukukçular başka kültürlerin cinsel normlarını dikkate almamaktadır. Sudanlı Azande kabilesinin genç erkeklerle evlenmesine izin vermesi, Batı’da eşcinsel evlilik tartışmalarına referans olarak alınmaz. Müslüman ülkelerde zina nedeniyle verilen taşlama cezaları eleştirilirken, Eski Ahit’te zina edenlerin öldürülmesi gerektiği yazılıdır. Cinsel suçlarla ilgili normlar kültürden kültüre büyük farklılık göstermektedir.

Tarih Boyunca Cinsel Davranışların Denetlenmesi

İnsanlık tarihi boyunca cinsel davranışlar sıkı kurallarla denetlenmiştir. Mezopotamya’da sadakatsiz kadınlar kazığa oturtulurken, ABD’de 19. yüzyılda mastürbasyon yapanlar kısırlaştırılıyordu. Tarihin her döneminde bazı cinsellik biçimleri teşvik edilirken, diğerleri sert şekilde cezalandırılmıştır. Farklı coğrafyalarda ve zaman dilimlerinde cinsel normların ve yasaların büyük değişiklikler gösterdiği açıktır.

Seks Hukukunun Evrimi

Eski Yakındoğu’dan Ortaçağ Avrupa’sına kadar, seks yasaları bireylerin cinsel özgürlüklerini şekillendirmiştir. Museviler eşcinselliği ölümle cezalandırırken, Antik Roma’da bu konu hukuk tarafından göz ardı edilmiştir. Asur yasalarında tecavüz eden kocanın karısına tecavüz edilerek cezalandırılması gibi ilginç örnekler mevcuttur. Seks hukuku, zaman içinde farklı kültürel ve dini bağlamlarda şekillenmiştir.

Günümüz Hukuku ve Tarihsel Perspektif

Eşcinsel evlilik, pornografi yasaları ve cinsel suçlarla ilgili modern tartışmalar, geçmiş yüzyıllardaki hukuki yaklaşımlar göz önünde bulundurularak değerlendirildiğinde daha iyi anlaşılabilir. Örneğin, eşcinselliğin farklı zamanlarda farklı şekillerde ele alındığı bilinmelidir. Medya ve devlet tarafından kontrol edilen müstehcenlik yasaları, tarih boyunca değişiklik göstermiştir. Roman Polanski ve Dominique Strauss-Kahn gibi figürlerin suçlanma biçimleri, hukuk ve din geleneklerinin modern bağlamda nasıl işlediğini anlamak için incelenmelidir.

Sonuç

Seks hukuku, tarih boyunca toplumların ahlaki, dini ve kültürel değerlerine göre şekillenmiş, sürekli değişim göstermiştir. Modern hukukun cinsel suçlarla ilgili yaklaşımı, geçmiş yüzyıllardaki uygulamalarla kıyaslandığında önemli benzerlikler ve farklılıklar barındırmaktadır. Tarih, günümüz hukuk anlayışını kavrayabilmek için önemli bir rehberdir.



Home
My Courses
Notifications
Profile